23 Eylül 2010 Perşembe

İzmir'in en gözde arsaları satışta




Toplu Konut İdaresi'nin iştiraki olan Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı şirketi, İzmir Mavişehir'de bulunan 264 bin metrekarelik arsayı 13 parça halinde toplam 394 milyon TL muhammen bedelle ihale açıp satacak. Emlak Konut GYO, ihaleleri 4 Ekim'de gerçekleştirecek. İstanbul'da yapılacak ihaleye çok sayıda gayrimenkul devinin girmesi bekleniyor.

Karşıyaka Belediyesi'nin geçtiğimiz yıllarda gecekondu işgalinden kurtardığı ve onlarca evin yıkıldığı Yalı mahallesini de içine alan toplam 264 bin metrekarelik alanın muhammen satış bedeli toplam 394 milyon TL olarak tespit edildi. Arsaların en küçüğü 4 bin 754 metrekare. En büyüğü ise 61 bin metrekareyi aşıyor. En küçük arsanın belirlenen muhammen satış bedeli 5.4 milyon, en büyüğünün ise, 53.6 milyon TL olarak belirlendi.

İhalelerde alıcılara yüzde 25, 30 ve 35 asgari peşinat ile 36, 48 ve 60 ay vadeyi içeren 3 değişik ödeme seçeneği sunuluyor. Satış ile ilgili tüm işlemlerin Emlak Konut tarafından yapıldığını ifade eden TOKİ İzmir Grup Sorumlusu Arzu Çelik, "Satışa çıkartılan arsaların nitelikleri zaten belli. Arazilerin mali değeri Emlak Konut'un kontrolünde olacak" diye konuştu.

 
Kaynak: Yeni Asır - FATİH YAPAR (HABER MERKEZİ), 22.09.2010, Çarşamba

20 Eylül 2010 Pazartesi

Rio de Janerio - Olympic Tower 2016

Rio Olympic Tower 2016 View Photo Slideshow

Solar City Tower
For the Competition of Olympic Games 2016 Rio de Janeiro

This vertical structure will be placed in Cotonduba Island.
 
It will be both an observation Tower, and a welcome sign for the visitors arriving by air and by Sea at Rio de Janeiro, where the Olympic Games 2016 will take place. The project is from Zurique, and utilizes solar energy during the day with its solar Power panels, to pump the sea water as seen in the model.
 
The movement of the water will be also utilized to turn the turbines and produce the power to work the system at night.
 
In the Solo City Tower is the Cafe anfiteatre, auditórium, shops etc. Elevators will take visitors to the top, where the view will be fantastic, and bungee jumping will have a special platform.

12 Eylül 2010 Pazar

H&M, Türkiye'de ilk mağazasını 6 Kasım'da açıyor

Uluslararası moda perakendecisi H&M, Türkiye'de ilk mağazasını 6 Kasım'da açacak.

H&M'den yapılan açıklamaya göre, H&M'nin ilk mağazası, Forum İstanbul'da 2,300 metrekarelik bir alanda kurulacak.

İki kattan oluşan dört girişli mağazanın giriş katında en trend ürünlerden H&M'nin temel ürünlerine kadar çok geniş bir kadın koleksiyonunun yanı sıra iç çamaşırı ve aksesuarlar da sergilenecek. Birinci katta ise erkek koleksiyonu ile çocuk ve genç koleksiyonlarına yer verilecek.

Açılışını Get Warm kampanyası ile gerçekleştirecek olan H&M, Get Warm koleksiyonu ile birçok trend triko ürününü de müşterilerinin beğenisine sunacak.

Mağaza dekorasyonunda ise en yeni iç mimari teknikleri kullanılarak mağaza duvarlarında özel illüstrasyonlara yer verilecek. Mağaza sık sık güncellenen 6 adet vitrine sahip olacak.

H&M Türkiye Genel Müdürü Leif Spang, konuya ilişkin değerlendirmesinde "H&M kişilerin bireysel tarzlarını ve tercihlerini yansıtabilecekleri seçenekler sunuyor. Bu nedenle markamızın Türkiye pazarına çok uygun olduğunu düşünüyoruz. Açılışımızda modaya gönül veren kişileri büyük bir heyecanla bekliyoruz. Davetlilerimiz o gün H&M'den ilk kez alışveriş yapmanın keyfini ve heyecanını yaşayacaklar" dedi.

Verilen bilgiye göre, H & M Hennes & Mauritz AB (publ) 1947'de İsveç'te kurulmuş olup, 37 pazarda yaklaşık 2 bin mağazası bulunuyor. Türkiye'de Kasım ayında açılacak olan mağazayla H&M'in dünyada hizmet verdiği ülke sayısı 38 olacak.

 
Kaynak: http://www.cnnturk.com/2010/ekonomi/sirketler/09/01/h.m.turkiyede.ilk.magazasini.6.kasimda.aciyor/588526.0/ (  01.09.2010)

11 Eylül 2010 Cumartesi

İran, Alsancak Limanı'na talip

Ticaret Bakanlığı Tebriz Ofisi Genel Müdürü Khezerlou, Jebel Ali Limanı'nı kullanamadıklarını belirterek, İzmir Limanı'nı taşıma operasyonlarında kullanmak istediklerini söyledi

Birleşmiş Milletler'in ambargo kararına rağmen dünya ile ticareti artırmak için çalışan İran, ulaşım maliyetlerini düşürmek için İzmir Alsancak Limanı'nı aktarma merkezi olarak kullanmak istiyor.

İran Ticaret Bakanlığı Tebriz Ofisi Genel Müdürü Sadegh Najafi Khezerlou, Tebriz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanat ve Madan Bankası Genel Müdürü Reza Babaei ve Meşhed Fuarı Uluslar arası İlişkiler Müdürü Abbasali Khaksar'dan oluşan İran heyeti, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş'ı ziyaret etti.

Ziyarette konuşan Sadegh Najafi Khezerlou, İran gemilerinin artık Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Jebel Ali Limanı'nı kullanamadığını belirterek, İzmir Alsancak Limanı'nı taşıma operasyonlarında kullanmak istediklerini söyledi. Bunun için Demirtaş'tan destek isteyen Khezerlou, "Limanınızı kullanalım. İzmir Alsancak Limanı pasif konumundan çıksın. Limanı işleten yetkililer ile bir toplantı yapalım. İran İslam Cumhuriyeti'nin gemileri limana yanaşsın. Bu şekilde taşıma maliyetimiz çok ekonomik hale gelir" dedi.

İran'ın 75 milyon nüfusu, 100 milyar dolarlık petrol ve doğalgaz ihracatı ile önemli bir ülke olduğunu belirten Khezerlou, paralı bir millet olduklarını, iki ülke arasındaki ticaretin artmasının Türkiye'nin de yararına olacağını ifade etti. Türk sanayicileri de ülkelerinde yatırım yapmaya davet eden Khezerlou, yatırımcılara uygun faizli krediler verdiklerini söyledi.

İzmir Ticaret OdasıBaşkanı Ekrem Demirtaş ise İran ile Türkiye arasında tarihe ve coğrafyaya dayanan bir dostluk olduğunu dile getirdi. Demirtaş, "İran'a ambargo var. Türkiye de BM üyesi olarak bu karara uymak zorunda. Ama biz sizin dostunuz. Ülkenizin 60 milyar dolarlık ithalatı var. Şu an kapılarınız kapandı. Limanlarınız kontrol altında. Bu aşamada bizim ticaret için yeni yollar bulup, size yardımcı olmamız gerekiyor. Bu konuda hazırladığımız bir raporu Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'a verdik" dedi.

Demirtaş, önümüzdeki dönemde Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile İran'a gelmeyi planladıklarını ifade etti.


Kaynak: Yeni Asır - SİNAN DOĞAN (HABER MERKEZİ) - 31.08.2010

İzmirliler Çakabey Limanı'nı çok sevdi

İzmirli tekne sahipleri yatlarını Çakabey limanına bağlamaya başladılar.

Bir zamanlar İzmir'in kordon boyunu süsleyen ve tarihe damgasını vuran o nostaljik İzmir kayıklarının yerini şimdilerde soylu, boylu, alımlı lüks tekneler aldı.

Güney Deniz Saha Komutanlığına ait savaş gemilerinin Kordon'daki Çakabey limanını tamamen terk etmesinden sonra İzmirli tekne sahipleri yatlarını Konak-Pier alış veriş merkezinin arkasındaki alana bağlamaya başladılar bile. Marina olmasını beklemeden Çakabey limanına demirleyen tekneler Kordon'a canlılık getirdikleri gibi çok hoş görüntüler sergiliyorlar.

İzmir Körfezinde, 28 - 29 Haziran tarihleri arasında düzenlenen, 79. İzmir Enternasyonel Fuarı - Körfez yelken yarışlarının kupa töreni Çakabey limanında yapıldı. Anlaşılan İzmirli tekneciler bu limanı ve kordon boyunu çok sevdiler.


Kaynak: Ünal BENLİALPER - İZMİR / LOJİPORT - 03 Eylül 2010

Konak Çakabey Limanı marina olacak

Konak Pier Alışveriş Merkezi projesinin hayata geçmesinden sonra Güney Deniz Saha Komutanlığı'na bağlı Refakat ve Karakol Filosu, Konak Çakabey Limanı'dan tamamen ayrıldı.

İzmer İnşaat Sanayi Ticaret ve Turizm AŞ işletmesinde olan Konak Pier alışveriş merkezi Pasaport'a kadar uzanan eski İzmir Limanı ve mendireği ile marina olarak yenilenmeyi bekliyor. Bir bölümü Türkiye Denizcilik İşletmeleri ve bir bölümü Maliye Bakanlığı'na ait, içinde Refakat ve Karakol Filosu'nun da bulunduğu eski balık hali binası ile Pasaport Dalgakıranı'nın bir bölümünün işletmeciliğini üstlenen İzmer AŞ 2002 yılında Konak Pier projesini geliştirmişti. Projeye göre balık hali binası alışveriş merkezi olarak yeniden yapılandırılırken, Pasaport tarafına bakan Çakabey Limanı'nın ön tarafına ise yat limanı yapılması bekleniyor.

Refakat ve Karakol filosu tarafından yaklaşık 5 bin metrekarelik alanın boşaltılmasıyla Çakabey Limanı'nın ön kısmına 400 ile 650 arasında tekne kapasitesine sahip bir yat limanı yapmak isteyen İzmir'in Hazine'ye ait deniz yüzeyini kiralayıp tahsisini alarak ön aşamayı tamamlaması ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nden gelecek ön izni beklediği belirtiliyor. İnşaat izninin ardından yüzer iskelelerin bulunduğu yat limanını hayata geçirecek olan İzmer'in gerçekleştireceği marinaya 450 ile 650 arasında teknelik bir marina gerçekleştirilecek. Çakabey Limanı'nda Deniz Kuvvetleri'nden arta kalan yatakhane, yemekhane ve diğer birimleri restoran ve kafeteryaya dönüştürecek olan İzmer AŞ'nin bu alanları girişimcilere kiraya vereceği ve yat limanının, bu bölümlerin önünde yer alacağı açıklamada yer alıyor.


Kaynak: Referans - 27.08.2010

Kuşadası Limanı'ına yoğunluk artıyor

Türkiye'nin önde gelen turizm merkezler -inden Kuş-adası'nda, limana dün sabah 4'ü transat-lantik 6 yolcu gemisinin yanaşması yoğunluk yaşanmasına neden oldu.

Kuşadası Ege Ports Limanı'na dün sabah aynı saat içerisinde Bahama bayraklı ''Navigator Of The Seas'' ve ''Nautica'', Hollanda bayraklı ''Noordam', Bermuda bayraklı ''Ruby Princess'', Yunanistan bayraklı, ''Calypso'' ve Malta bayraklı ''Arethusa'' gemileri geldi. Limana yanaşan ''Navigator Of The Seas'', ''Noordam'', ''Ruby Princess'' ve ''Nautica'' isimli transatlantiklerin, iskelelerde yer bırakmaması nedeniyle ''Calypso'' isimli Yunanistan bayraklı gemi, Efes Antik Kenti'ne düzenlenecek turlara katılacak yolcularını limana indirdikten sonra açığa çıkarak demirledi. 500 yolcusuyla Kuşadası'na gelen gemi, Kuşadası'nda vakit geçirecek yolcularını daha sonra filikalarla karaya çıkarmak zorunda kaldı. (Haberin devamı..)


Kaynak: Yeni Asır - 25.08.2010

Çandarlı Limanı’nda temel yıl sonunda atılıyor

EBSO Meclis Toplantı -sına katılan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti’nin iktidarda olduğu son 7 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında yapılan yatırımları anlattı.

EBSO Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, bakana İzmir sanayicisinin beklentilerini aktardılar.Türkiye’nin en büyük hub port’u (ana limanı) olacak Çandarlı Kuzey Ege Limanı’nda yıl sonu ya da 2011 başında temel atma çalışmalarına başlanacağını açıklayan Bakan Yıldırım, Çandarlı Limanı’nın yardımcı ve ana mendireğini kendilerinin yapacağını, üst yapı imalatlarının ise yap-işlet-devret modeli ile özel sektöre yaptırılacağını belirterek, “Çandarlı ile ilgili bütün çalışmalar bitti. İnşaata her an başlayabiliriz. Önce ana ve yardımcı mendireği biz yapacağız. Bu yıl sonu ya da 2011 başında mendireğin temelini atıyoruz. Burada bir de tersane kurma çalışması var. Bu konuda da epey mesafe aldık” diye konuştu.


Kaynak: Murat Erdoğan-Perşembe Rotası - 24 Ağustos 2010

Adı 'Garip' ama talibi çok!

Fiyapı'nın 35 milyon dolara satın aldığı adaya talipler çoğalıyor

Fiyapı'nın Nisan ayında 35 milyon dolara satın aldığı İzmir Dikili'de bulunan Garip Ada'ya Dubaililerden sonra şimdi de İspanyollar talip oldu.

Fiyapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan, adayı satın aldıktan sonra proje geliştirdiklerini ve önümüzdeki sene ilkbaharda inşaata başlama hazırlıkları yaptıkları bir dönemde, Türkiye'de yatırım yapmak isteyen Dubaili bir grup tarafından adaya talip olunduğunu belirtti.

Adaya Dubaili bir şeyhin talip olduğunu, şeyhin Bayramdan sonra Türkiye'ye geleceğini ve yüz yüze görüşeceklerini ifade eden İnan, ''Kendileri bizden yazılı teklif istediler. Biz de 350 milyon dolara adayı satabileceğimizi bildirdik. 600 milyon dolar da bu projenin anahtar teslimi bitirilip, işletilir duruma gelmesiyle ilgili bir fiyat teklifinde bulunduk. Bu adada bizim yapmak istediğimiz dünyaya açılan bir ada konsepti, onlar da bu konsepti benimsiyorlar ve adayı aldıkları takdirde bizim çizmiş olduğumuz projenin imalatını da bizim yapmamızı istiyorlar. Bayramdan sonra görüşerek, olumlu ya da olumsuz, bu işi çok uzatmadan neticelendirmek istiyorum. 15 Ekim'e kadar bir süre koyduk. Böyle bir ön protokol yaptık'' dedi.

Tekliflerine şu ana kadar olumsuz bir yanıt gelmediğini söyleyen İnan, ''Teklif ettiğimiz fiyat son derece makul. Bu kadar çok özelliği bir arada barındıran başka bir ada yok. Biz bu adayı 350 milyon dolara sattığımızda metrekaresi 900 dolara geliyor. Çünkü yaklaşık 400 bin metrekarelik bir adadan bahsediyoruz. İnsanlar diyor ki 35 milyon dolara aldınız 350 milyon dolara satıyorsunuz. 35 milyon dolara aldım, denk getirdim, kimsenin göremediğini ben gördüm, aldım'' diye konuştu.

İnan, Dubaili gruba toplamda 950 milyon dolarlık bir teklifte bulunduklarını, grubun burayı alması durumunda minimum 2 milyar dolarlık bir emtianın sahibi olacağını belirtti.

Projede 3 otel konsepti ile 100 metrekareden 800 metrekareye kadar özel koyları olan villalar bulunduğunu ifade eden İnan, ''Denizin üzerinde ay ve yıldız yapıp bunun üzerinde de 15 tane villa yapmayı planladık. Ayrıca denizin üzerine ay ve yıldızın iki yanına AB'yi simgeleyen 12 tane yıldız yer alacak. Adanın içinde bölgenin tarihini yansıtacak bir müze yapacağız. Ayrıca oranın yerlilerine zeytinyağı atölyeleri kurduracağız, oraya gelen misafirler kendi zeytinyağlarını kendileri o atölyelerde imal edecekler'' dedi.

''ÖNCELİĞİ DOĞRU İŞE VERECEĞİZ''

Fikret İnan, Garip Ada'ya İspanyolların da talip olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''İspanya'da oteli olan bir kişinin bizimle görüşmek istediğine dair bilgi geldi. Biz de 'buyursun gelsinler, görüşelim' diye cevap gönderdik. Bu kişi adaya otel yapıp işletmek istiyormuş. 2 milyar dolar parası varmış. Önceliği doğru işe vereceğiz. Kim parayı çok verirse ona veririz gibi bir mantığımız yok. Keyif alabileceğimiz, keyifli çalışabileceğimiz grupla çalışacağız. 350'ye vermeyiz de 300'e veririz.''

Dubaili grupla ilk görüşmelerinin aslında Pera arazisi ile ilgili olduğunu, bu görüşmeler sırasında adanın şeyhin dikkatini çektiğini ve ada işinin ondan sonra gündeme geldiğini anlatan İnan, Perpa arazisiyle ilgili olarak da şunları belirtti:

''Perpa daha önce ihaleye çıktı ve iptal oldu. Şu adda boşta, ihale yok. Biz buraya teklif götüreceğiz. Perpa'nın yönetim kurulu başkanıyla görüştüm. Şu an herhangi bir taliplisi olmadığını, oturup bu konuyu görüşüp, değerlendirip, teklifimizin üzerine tekrar burayı ihale yapabileceklerini söylediler. Buranın 150 milyon dolar gibi bir rakama biteceğini öngörüyoruz. Orada mevcut yapılmış bir proje var fakat o proje biraz yorulmuş bir proje. Ben biraz daha kendi ruhumuzu yansıtacak proje yapmayı düşünüyorum. Yine otel olacak, residance ve AVM olacak.''

''İHALEYE HEM MADDİ HEM MANEVİ HAZIRLIK YAPMAYA BAŞLADIK''

Fiyapı olarak Ankara'daki Disneyland projesiyle de ilgilendiklerini belirten İnan, ''Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bu ay sonunda ihalenin gerçekleşeceğini söyledi. Şu an şartnamenin çıkmasını bekliyoruz. Bu ihaleye biz hem maddi hem manevi hazırlık yapmaya başladık'' dedi.

Fikret İnan, şunları kaydetti:

''Biz 1,5 yıldan beri Ankara'da arazi arıyoruz. Türkiye genelinde 100 bin konut üretme hedefimiz olduğunu, bunun İstanbul'dan sonra ikinci ayağının Ankara olacağını, Ankara'da da minimum 10 bin konut olmak kaydıyla bir proje başlayacağımızı defalarca zikrettim. Ama böyle bir arazi bulmak zor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, Disneyland projesini hayata geçireceğiyle ilgili basında yaptığı açıklamaları takip ettik. Bunun üzerine bölgede araştırma yaptık. İhalenin şartnamesi çıkmış değil ama alınan ön bilgilere göre arazi 3 bin 800 dönüm. Yaklaşık bin dönümüne Disneyland projesinin yapılması, geri kalan kısmına da ticaret ve konut imarının verilmesi planlanıyor. Arazinin Eskişehir yolu üzerinde olması da bizim işimizi kolaylaştırdı. Çünkü bizim arazi arayışımız da Eskişehir yolu üzerindeydi.''

Projenin Ankara'ya yeni bir heyecan ve yaşam tarzı getireceğini ifade eden İnan, projede yabancı ortak olmayacağını, projeyi belki bir inşaat firmasıyla birlikte yapmayı düşünebileceğini söyledi.

Fikret İnan, ''Burada 10 milyar dolarlık bir hacim olacağını düşünüyorum. 7 tane otel projesi, AVM'ler, caddeler, konutlar olacak. Proje, Rusya'dan, Ortadoğu'dan, Arap ülkelerinden bölgeye turistik ziyaretleri de çeker'' dedi.

''ZOR İLLERDE İŞ YAPACAĞIZ''

Bundan sonraki hedeflerinin yeni şehirler kurmak olduğunu söyleyen İnan, ''Kısmet olur Ankara'daki işi alırsak, Türkiye'nin 30 ilinde hep şehirlerin yanı başında yeni şehirler kurmayı planlıyoruz. 30 ilde yeni şehirler kuracağız. Anadolu, Güneydoğu ve Doğu bölgeleri... Zor illerde iş yapacağız. 30 ilde yapacağımız konutlar binin altına olmayacak, illerde bin ile 10 bin konutluk bantlar olacak'' diye konuştu.

Fikret İnan, böyle bir ihtiyaç bulunduğunu, insanlara yeni bir yaşam hevesi, bir heyecan yaşatmak gerektiğini söyledi. İnan, şunları belirtti:

''Kırşehir'de şu an bir arazi alıyoruz, 2 bin konut oraya yapacağız. Sakarya'da satın aldığımız arsanın planlamaları devam ediyor, 4 bin konut orada başlayacak. Bizim 10 yılda 100 bin konut hedefimiz vardı. Kısmet olup bu Ankara işi olursa bu hedefi biz yükseltmek zorunda kalacağız, 30 ili de baz alırsak bu minimum 100 binlik hedefimizi 150 bine çıkarmamız gerekecek. Çünkü Ankara projesinde 50 binin üzerinde bir konut çıkabileceğini düşünüyorum. Bitmiş ve devam edenlerle birlikte şu anda 8 bin 250 konut projemiz var.''

Yurtdışında iş yapmak kesinlikle istemediğini de söyleyen İnan, ''Türkiye'de yapacak çok iş var, niye ben gideyim başka ülkelerde iş yapayım. Diğer ülkelerde iş yapmak bana macera geliyor'' dedi.

''FİRMALARIN ELİNDE CİDDİ STOK VAR''
Gayrimenkul sektöründeki gelişmeleri de değerlendiren İnan, sektörde temmuz ve ağustos aylarını zayıf aylar olarak tabir ettiklerini, referandumun da bunu biraz daha gerdiğini söyledi.

İnan, ''Siyasetle ticaret karışıyor. Yatırımcı maalesef bir beklenti içerisinde. Referandumun evet geçmesiyle birlikte ben yatırımcıların hareket edeceğini düşünüyorum. Yazın vasat bir satış sezonu geçti, sonbaharı değerlendiremezsek kışın da vasat geçecek. Müteahhitlerin, firmaların elinde ciddi anlamda stok var'' dedi.

Türkiye'de son derece makul fiyatlarla konut satışları yapıldığını ifade eden İnan, ''Benim düşüncem her bölgede yüzde 25 gibi fiyatların yükselmesi lazım. Müteahhitlerin 'yaptığımız işin karşılığını alıyoruz' diyebilmeleri için yüzde 25 fiyatların artması lazım'' diye konuştu.

''SIFIR MALİYETLE BU YAPILIR''

Konut Kat Mülkiyet Kanunu'nun değişmesiyle Türkiye'de müthiş bir kentsel dönüşüm başlayabileceğine de işaret eden İnan, Kat Mülkiyet Kanunu'na göre bir binanın yakılıp yapılması için daire sahiplerinin tamamının onayının alınmasının şart olduğunu, ancak bunu sağlamanın mümkün olmadığını, bu durumu art niyetle kullananlar olduğunu, kanunda yüzde 70 çoğunluğun onayının yeterli olması şartı getirilmesi durumunda bu işin çözüleceğini belirtti.

İnan, ''Bir de yıkılıp yapılacak binalarda her ilçenin kendi planına göre emsallerin yüzde 20 artırılması lazım. Bütün bunlar olursa sıfır maliyetle bu yapılır. Oturanlara da hiç bir maliyet binmez, artı evinin değeri artar. Müthiş bir istihdam yaratır. Ayrıca her binaya kapalı otopark zorunluluğu getirilirse caddeler de boşalır. Referandum geçsin ben bu konuyu Sayın Başbakanımızla konuşup, teklifte bulunacağım. Bu direkt Sayın Başbakanımızın müdahale etmesi gereken bir konu'' diye konuştu. AA

 
Kaynak: HABERTURK/Ekonomi, 09 Eylül 2010 Perşembe

İşgalciyi önce tapu sonra da yeni ev sahibi yapıyor

İşgal altındaki kamu arazilerinde butik projeler yapan Ediz Giray, önce tapu tahsis belgesi olan işgalciyle anlaşıyor, sonra rayiç bedeli belediyeye ödeyip onu tapu sahibi yapıyor Son adımda, kat karşılığı modeliyle dönüşümü başlatıyor

Ediz Giray, Türkiye’de gayrimenkul sektörünün en eski uzmanlarından. Hem satış ve pazarlama hem de yatırım konusunda onlarca yıllık tecrübenin sahibi. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve pek çok önemli konut projesinde görev yapan Giray, 2007’de kendi

şirketi Avrupa Proje Yönetimi’ni kurdu. Bu şirketle hem yatırım, hem de konut projeleri için danışmanlık yapan Giray, kentsel dönüşümü kolaylaştıran bir formülle, tarihi semtleri yeniliyor.

Kentsel görünümün düzelmesi ve sektörün arazi sorununa çare olacak yenileme projelerini gerçekleştirmek, bürokrasi ve çok mülkiyetli yapı yüzünden bu kadar zorken, bu işi hızla yapabilen Giray,modelini şöyle anlatıyor:

‘İŞGALCİ İLE ANLAŞIYORUZ’

“Bizim imalat şeklimiz biraz daha değişik. Butik çalışıyoruz aslında. Bugün, özellikle

İstanbul’un pek çok yerinde, gecekondular tarafından Hazine arsalarının işgal edilmesiyle oluşturulmuş yapılar ve yerleşim bölgeleri var. Belediyeler buralarda son

10 yıldır ‘tapu tahsis belgesi’ modeli uyguluyor. Diyorlar ki, ‘Ey vatandaş! Benim arsamı işgal ederek bir yer yaptın. Bu mülk hâlâ benim. Gel, sana burada hakkın olduğuna dair bir belge vereyim.

Bu tapunun bedelini bana ödemen suretiyle de rayiç bedelden bu arsayı sana devredeyim’. Bu durumda, işgalci vatandaşın kendine tanınan süre içinde iki şansı var: Parayı ödeyip tapusunu üstüne alacak ya da ödeyemiyorsa bizim gibi müteahhitlerle anlaşacak. İşte biz, buralara gidip anlaşarak, işgalcinin belediyeye olan borcunu ödemesi için maliyeti karşılıyoruz. Tapu onun adına çıkıyor. Ardından kendisiyle kat karşılığı anlaşarak burada yeni konutlar üretip ona da payı karşılığında daire veriyoruz. Bu hem sosyal dokuyu kaliteli biçimde dönüştürüyor. Hem de o insanlar daire sahibi oluyorlar.

Ayrıca arsa üretilmesi meselesi bu şekilde çözülmüş oluyor.”

RAYİÇ BEDEL AVANTAJI VAR

Ediz Giray, tapu tahsis belgesi sahibi olan vatandaşın, arsayı rayiç bedelden satın alma hakkı bulunduğunu belirterek, “Biz de bu sayede arsa alımını ucuz yapmış oluyoruz” diyor.


Kaynak: MENEKŞE ATASELİM/HT EKONOMİ

Emlakta e-bildirim

Yeni emlak alanlar, önümüzdeki dönemde internet üzerinden emlak alım bildiriminde bulunabilecek

Gelir İdaresi Başkanlığından edindiği bilgiye göre, Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığının koordinatörlüğünde belediyelerle ortaklaşa yürütülen Belediye Hizmetlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesi Projesi tamamlandığında, emlakla ilgili bütün işlemler ve belediye vergi beyannamelerinin verilmesi tümüyle elektronik ortamda gerçekleştirilebilecek.

Bu çerçevede belediyelerin vergiyle ilgili işlemlerinin elektronik ortamda yürütülmesi için belediyelerde elektronik altyapı kurulacak, mevcut formatlar gözden geçirilecek, yeni sisteme ilişkin yazılımlar hazırlanacak.

Maliye Bakanlığı da, uygulamanın vergisel altyapısı için bir tebliğ çıkaracak. Bu tebliğde, belediyelere, belirlenen vergileri ve emlak bildirimlerini elektronik ortamda kabul yetkisi tanınacak.

Belediye hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi projesi kapsamında yeni emlak alanlar, elektronik ortamda bildirimde bulunabilecek.

Emlak bildirimi ile vergi beyannamelerini elektronik ortamda verme işlemi ihtiyari olacak. İsteyen vatandaş ya da kuruluş, bildirim ya da vergi beyannamelerini elektronik ortamda, isteyenler de şimdiki gibi elden verebilecek.

SİSTEM NASIL İŞLEYECEK?

Yürütülen çalışmalara göre, elektronik beyanname uygulamasına ''ilan reklam vergisi, haberleşme vergisi, eğlence vergisi, yangın-sigorta vergisi'' gibi vergilerden başlanacak. Mükellefler, artık belediyelere gitmeden elektronik ortamda beyanda bulunup, vergi ödeyebilecek.

Emlakta da e-bildirim devreye girecek. Yeni emlak alanlar, sistemin kurulmasından sonra internetten bildirimde bulunabilecek. Bunun için e-devlet kapsamında şifre alınacak. Bu şifreyle sisteme girilecek, daha sonra da TC kimlik numarası, kimlik ve emlak bilgileriyle emlak bildirimi yapılacak.

Örneğin A vatandaşı, 1 daire aldı. Sisteme girecek. Elektronik ortamda bildirimde bulunacak. Varsa tahakkuk bilgileri ekrana gelecek. Vatandaş, yine elektronik ortamda bu tutarı kredi kartıyla ödeyebilecek.

Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri, belediyelere ilişkin bildirim ve vergilerin elektronik ortama alınmasıyla vatandaşın belediyelere gitmeden, çok sayıda işlemi internet üzerinden yapabileceğine dikkat çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

''Yeni sistemle oldukça ileri bir elektronik altyapı oluşturulacak. Ancak belediyelerin yapıları çok farklı. Bazı belediyelerde elektronik altyapı oldukça güçlü, bazılarında ise yok denecek kadar az. Bu nedenle mahalli idarelere bu konuda yetki verilecek, fakat elektronik ortam, mükellefler açısından ihtiyari olacak. Belediyeler, yeni uygulamada da elden evrak alabilecek.

Maliye Bakanlığının elektronik beyan yetkisini ilişkin tebliğ taslağı da hazır. Altyapı oluşturma sürecinde bir Tebliğ de yayımlanacak. Gelir İdaresi Başkanlığının e-beyanname uygulaması da burada belediyelere örnek teşkil edecek.''

Kaynak: HABERTURK Ekonomi - 09 Eylül 2010 Perşembe

9 Eylül 2010 Perşembe

AVM RAPORU: Kiralar düşük kalırsa yabancı yatırım gelmez!

Corio İcra Kurulu Başkanı Koray Özgül, “Çünkü krizin etkisiyle kiralar 2004 seviyelerine düştü. Fiyatlar düşük kalırsa yabancı yatırımcı gelmez” dedi

Hollandalı alışveriş merkezi yatırımcısı ve işletmecisi Corio, 2005’te Akmerkez’in yüzde 46 hissesini alarak Türkiye pazarına girdi.

Bu dönemin Corio açısından deneme evresi olduğunu belirten Corio İcra Kurulu Başkanı (CEO) Koray Özgül, 2007’den itibaren, aralarında Tekirdağ’daki Tekira, Adapazarı’ndaki Ada, Ankara’daki 360, Tarsus’taki Tarsus AVM ve Denizli’deki Teras Park’ın da bulunduğu, her biri 60-150 milyon lira yatırımla kurulan, 10 ayrı alışveriş merkezi (AVM) anlaşmasına imza attıklarını söyledi.

Türkiye Avrupa radarında

Koray Özgül, bu anlaşmaların büyüklüğünün, Corio’nun Türkiye’ye ne kadar inanarak girdiğinin göstergesi olduğunu söyledi. 2005 Akmerkez sonuçlarından sonra Türkiye’nin Avrupalı yatırımcıların radarlarına girmeye başladığını vurgulayan Koray Özgül şöyle devam etti: “Firmalar 2006’da Türkiye’ye girme yarışına başladılar. O dönemde ilgilenen yabancı firmalar en az 1 milyar dolar ayırmayı amaçladı, Türkiye’de belli bir büyüklüğe ulaşmak istedi. Biz de şimdiye kadar 1 milyar dolar yatırım yaptık.”

İstanbul’u gözlüyoruz

Corio’nun yanı sıra Multi, Crea gibi yabancı yatırımcıların İstanbul’daki varlığının Anadolu’dan az olduğunu belirten Koray Özgül şöyle dedi: “AVM yatırımlarında patlama yaşanan 2006-2008 döneminde her yıl 1 milyon metrekare alan hizmete girdi. İstanbul’daki fiyatlar çok yükselince yabancı gruplar kendilerini Anadolu’da geliştirmeyi tercih etti.”

Akmerkez dışında İstanbul’da yatırımları olmadığını belirten Koray Özgül, “İstanbul’un oranını en az yüzde 40’a getirmemiz lazım. Bu yüzden buradaki AVM’leri gözlüyoruz” dedi.

Piyasa 2004’e geri döndü

Koray Özgül 2011 sonunda hizmete açılan AVM sayısı ve metrekarede gözle görülür azalma olacağını söyledi.

2009 başından beri inşaatı başlayan ve açılan AVM metrekaresinin sürekli azaldığına dikkat çeken Koray Özgül, “Yılın ilk 6 ayında 240 bin metrekare alan hizmete açıldı. Bu rakam gelecek yıl daha da azalacak. 2009’dan beri yatırımcılar yatırımlarını dondurdu ya da iptal etti. Çünkü krizde kiralar 2004 seviyelerine düştü. Kira yatırımı kurtarmazsa yabancı yatırımcı gelmez. 2011 sonunda ancak kiralar kurtarır seviyeye çıkacak.”

Beş yılda 15 bin kişiye iş

Bursa Anatolium AVM’yi Maya Grubu’ndan 176 milyon euro’ya temmuz sonunda aldıklarını anlatan Koray Özgül şöyle dedi: “84 bin metrekarelik bir AVM için yüksek bir fiyat. Anatolium AVM yılda 3500 ile 5000 kişiye iş sağlayacak. 5 yıl içinde de 15 bin kişi istihdam edeceğiz. Bu şekilde Bursa’daki işsizliği yüzde 3.4 aşağıya çekeceğiz. Anatolium etrafında ciddi ticari gayrimenkul aktivitesi olacak. O bölgeyi canlandıracağız. Ikea, Media Markt, Leroy Merlin ve Carrefour gibi mağazalar şu an açık. Diğerleri peyder pey hizmete girecek.”

Erkekler az zamanda çok harcama yapıyor

Anadolu müşterisinin AVM’den daha fazla alışveriş yaptığını savunan Koray Özgül, “Anadolu’nun devleri diyebileceğimiz Ender, Çetinkaya gibi mağazalar AVM’lere ısınmaya başladı. Metrekare satışları dünya standartlarına ulaştı” dedi.

Günümüzde erkek giyiminde patlama yaşandığını belirten Koray Özgül, “Erkeklerin metrekaredeki harcaması kadınlardan fazla oldu AVM’de. Çünkü kadınlara hizmet veren pazar, çarşı, sokak mağazaları da var. Erkeklerse ortalama 40 dakika AVM’de kalarak alışverişini yapabiliyor” dedi.


Kaynak: http://www.1insaat.com/tribe/textdetail/id/57854

5 Eylül 2010 Pazar

Türkiye'nin yat turizmindeki hedefi 8 milyar dolara ulaşmak

Türkiye, Akdeniz çanağındaki 300 milyar $'lık yat turizminden daha fazla pay almak için 15 bin bağlama kapasiteli 23 yat limanının açılışını yapmaya başladı. Bunlardan 7 tanesi bu yıl içinde açıldı

Tamamı Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile yapılacak 16 yat limanının devreye girmesiyle birlikte Türkiye'nin bağlama kapasitesi 25 bine ulaşacak. Yat turizminden 3.5 milyar dolar gelir elde eden Türkiye, 25 bin yat bağlama kapasitesine ulaştığında bu geliri 8 milyar dolara çıkacak.

7 LİMANIN YAPIMI SÜRÜYOR 
2023 yılında ise yat turizminden 10 milyar dolar gelir elde edilmesi bekleniyor. 2030 yılında 50 bin bağlama kapasitesi hedefi koyan Türkiye, sadece yattan 12 milyar dolar kazanacak. İhale süreci devam eden 9 yat limanı için özel sektör 230 milyon dolar yatırım yapacak. Akdeniz Çanağı'nda dolaşan 1 milyonun üzerinde yat bulunuyor. Bunun yüzde 85'lik bölümü Fransa, İspanya ve İtalya limanlarını tercih ediyor. Yapımı devam eden limanlar şöyle:
Antalya-Kaş Yat Limanı 500 yat kapasitesi ile 2011 yılının turizm sezonundan önce işletmeye açılacak. Mersin Yat Limanı 800 yat kapasitesi ile inşaatı devam ediyor. 2011 yılının turizm sezonundan önce işletmeye açılacak.
Antalya-Gazipaşa Yat Limanı 350 yat kapasiteli. Maliye Bakanlığı'nca yer teslimi yapılıyor.
Datça Yat Limanı 350 yat kapasiteli. İhalesi yapıldı, yer teslimi yapılıyor.
Mersin Kumkuyu Yat Limanı 300 yat kapasiteli. İhalesi yapıldı. İhale sözleşmesi YPK onayı bekliyor.
Muğla Ören Yat Limanı 350 yat kapasiteli. İhale sözleşmesi YPK onayı bekliyor. 
Dalaman Yat Limanı ve Deniz Otobüsü Yanaşma Yeri 1100 yat kapasitesi ile ihale edildi.

İHALE SÜRECİ DEVAM EDENLER
İzmir Karaburun 300, Yeni Foça 325, Trabzon 225, İstanbul Silivri 650, Balıkesir Avşa Türkeli 350 kapasiteli. İMAR

PLANI SÜRECİNDE OLANLAR
Muğla Fethiye Çavuşlu 1200, İzmir Çeşme Şifne 1000, Tekirdağ 250, İzmir Seferihisar Ürkmez 625 bağlama kapasiteli.


Kaynak: SABAH - Hamdi ATEŞ / ANKARA - 31.08.2010

İzmir 'Manhattan Projesi'ne kavuşuyor!

Türkiye'nin inci kenti olarak adlandırılan İzmir, 'Manhattan Projesi' olarak bilinen yepyeni bir projeye kavuşuyor

Kent merkezinin görünüm ve işlevini tamamen değiştirecek büyük bir projeyle, Alsancak Limanı ile Turan bölgesi arasında 471 hektarlık alanda Türkiye'nin dev gökdelenleri yükselmeye başladı.
Yeni Kent Merkezi Planı'nın İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nce oybirliğiyle onaylanması kentte yeni bir geleceğin yolunu açtı.
Bölgede yapımına başlanan yüksek katlı binalara, çok sayıda ve görkemli mimarilere sahip yüksek katlı binaların eklenmesi bekleniyor.
Yatırım yapmak isteyen yatırımcılar ise üst üste projelerini açıklıyorlar. Şu anda 20'ye yakın hazır proje hayata geçecek. Söz konusu alanın kentin tam ortasında yer alması ve Türkiye'nin ihracat kapısı olan İzmir limanını çevrelemesi ilgiyi artırıyor.
Türkiye'nin dev firmaları toplamda 2 milyar dolara yakın yatırım yapacak. Yatırım potansiyelinin 10 milyar dolan aşması beklenen bölgede bu sürede 10 bin kişinin de istihdam edileceği tahmin ediliyor.
Kente ciddi yatırımların akmasını sağlayacak proje kapsamında, oteller, rezidans ve iş merkezleri gerçekleştirilecek. Kent ekonomisine de büyük dinamizm kazandıracak çalışmalar, Türkiye'nin tanınmış gruplarını da yatırım için İzmir'e çekti. (Milliyet)


Kaynak: http://www.emlakkulisi.com/45708_izmir__manhattan_projesi_ne_kavusuyor_

Gayrimenkul Magazin Saati: CAKA Seferihisar Uluslararası Yaz Akademisi 2010

CAKA 2010 yaz etkinliği ülkemizin Cittaslow(*) başkenti Seferihisar'da gerçekleştirilecektir.

Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşlarının 2010 yılında gerçekleştirdiği ikinci etkinlik olan CAKA Seferihisar Uluslararası Yaz Akademisi 2010 , T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, İzmir Seferihisar Belediyesi'nin Yıldız eğitim Kültür ve Sanat Derneği'nin ile yerel girişimcilerin destek ve katkılarıyla gerçekleştirilecektir.

Gerçekleştirilecek bu etkinlik ile ülkemizde ilk defa Klasik Batı müziği enstrümanları ile Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği enstrümanları bir Yaz Masterclassı çerçevesince CAKA çatısı altında toplanmış olacaktır.

CAKA Seferihisar Yaz Akademisi 2010, Cihat Aşkın'ın Sanat Yönetmenliği'nde düzenlenecek olup yurtiçi ve dışından bir çok önemli sanatçıyı bünyesinden barındıracaktır. Yaz akademisi süresince Cihat Aşkın ile birlikte Peter Fisher ve Sevil Ulucan keman, Çetin Aydar viyola, Jiri Barta çello, Mehmet Emin Bitmez Ud, Halil Karaduman kanun, Erkan Oğur pedesiz gitar, Neva Özgen kemençe ve Ömer Yöndem oda müziği konularında katılımcılar ile çalışmalar yapacaktır.

Mehru Ensari ve Melin Molla katılımcıların piyano eşliklerini yapacağı gibi Avhsalom Weinstein enstrüman yapımı konusunda seminerler gerçekleştirecektir. Ülkemizin en önemli fotograf sanatçılarından Mehmet Çağlarer de tüm Yaz Akademisi'ni ve CAKA etkinliklerini fotograflayarak Seferihisar-Cittaslow-CAKA bütünleşmesini belgeleyecektir.

CAKA PROJESİ
Proje ile Türkiye’deki yetenekli gençlerin sanat dünyasına kazandırılması amaçlanıyor. "Yaratıcı ve üretici, yerel kültür özelliklerine sahip çıkarak saygı gösteren" bireyler yetiştirilmesini hedefleyen eğitim sistemi, "herkesin keman öğrenebileceğini ve kemana başlangıç yaşı olmadığı"nı esas alıyor. Çocukların rahatlıkla başvuruda bulunabildiği ve miniklerin birçok arkadaşıyla aynı ortamda müzik yapma zevkini tadabileceği belirtilen eğitim projesi ile "TBMM’ye girecek 550 milletvekilinin tümü olmasa da 400’ünün keman çalıyor olması" amaçlanıyor.


(*) Cittaslow; İtalyanca Citta (Şehir) ve İngilizce Slow (Yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow Sakin Şehir anlamında kullanılmaktadır. Cittaslow Ağı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için Slow Food hareketinden ortaya çıkmış bir kentler birliğidir. Küreselleşmenin yarattığı homojen mekanlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabaların ve kentlerin katıldığı bir birliktir.


Kaynak: http://www.cihataskin.net/index_tr.html

4 Eylül 2010 Cumartesi

Gayrimenkul Magazin Saati: Sezen Aksu'nun, İzmir'in Mordoğan beldesindeki 2 katlı evi

Türk Popüler Müziğinin sevilen sesi Sezen Aksu'nun, Karaburun ilçesinin Mordoğan beldesinden 2006 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma kapsamında olan 2 katlı bir ev satın aldığını ve gerekli izinleri aldıktan sonra mimarlarına restore ettirdiğini biliyor muydunuz?

Mordoğan Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sezen Aksu'nun Manal bölgesinden deniz kenarında iki katlı bir evi, 2006 yılı Kasım ayında satın aldığını ve evin yaklaşık kırk yıllık geçmişe sahip olduğunu, evin yaklaşık 150 m2 alana sahip olduğunu, Mordoğan'ın en güzel koylarından birinde bulunduğunu belirtmiştir.

AKSU'NUN KOMŞUSU SABİHA TANSUĞ

Sezen Aksu'nun Mordoğan'da komşusu olacak ünlü etnolog, araştırmacı ve yazar Sabiha Tansuğ, Aksu'yu daha önce evinde misafir ettiğini, bahçesindeki cibinlikli bölümde bir süre dinlendiğini anlattı. Tansuğ, şunları kaydetti: ''Sezen Aksu bana geldiğinde 'Ben burada oturmak istiyorum' dedi, ben de burayı çok sevdiğini görünce kendi evimi ona vermeyi teklif ettim. O da bana 'Ben burada oturmak istiyorum ama komşum sen olursan' dedi. Yan evin sahibi yurt dışında yaşayan çok yakın bir arkadaşım. Sağlık sorunları nedeniyle gelemiyordu. Onun evini Sezen Aksu aldı.''


Kaynak: http://www.haber3.com/sezen8217e-mordogan8217dan-ev-240411h.htm

Faizsiz gayrimenkul kredisi

"Şeriat” kurallarına uygun gayrimenkul kredisi (mortgage) uygulaması, bizden önce ABD ve Avrupa ülkelerinde başladı. “Muşaraka” denilen bu kredi biçimi, halihazırda uygulanan klasik gayrimenkul kredilerinde olduğu gibi ödemenin bitmesi ile sona eriyor ama krediyi kullanan gayrimenkul alıcısı hiç faiz ödemiyor.

Klasik gayrimenkul kredilerinde malın sahipliği başından beri borçluda kalıyor ama borçlunun kredi için kullandığı malına (bazen diğer mallarına da) ipotek konuluyor. “Muşaraka” uygulamasında, alıcı ve krediyi sağlayan kurum veya banka, koydukları para miktarı oranında, gayrimenkule ortak sahip oluyorlar. Örneğin, gayrimenkulü satın alan kişi, tapu devri sırasında alış fiyatının % 30’unu öderse, gayrimenkulün de % 30’una sahip oluyor; geri kalan % 70 sahiplik “muşaraka” kredisini sağlayan kurum veya bankada kalıyor.

Gayrimenkulün alıcısı, “muşaraka” kredisini sağlayan kuruma veya bankaya ödeme yaptıkça, gayrimenkul üzerindeki sahiplik oranı da artıyor. Sonunda, geri ödeme tamamen bittiğinde gayrimenkulün % 100 sahipliği de alıcıya (krediyi kullanana) geçiyor.

“Muşaraka” kredisini kullanan kişi, uygulama başlar başlamaz gayrimenkulün tümünü kullanma hakkına sahip. Yani, krediyi kullanan kişi hiç beklemeden yeni evine taşınabiliyor veya gayrimenkulü kullanabiliyor, kiraya da verebiliyor. Gayrimenkulün tümünü kullanma hakkı kazanan fakat malın tümünün sahibi olmayan alıcı, kendisine verilen bu kullanma imkânı karşılığında “muşaraka” kredisini sağlayan kuruma veya bankaya bir “kullandırma ücreti” ödüyor.

Kolay takiyye

Krediyi kullandıran kuruma veya bankaya ödenecek “kullandırma ücreti”, esasında ödenmesi gereken faiz kadar oluyor. Ancak, sistem böyle kurgulanınca, bir çok vergiden ve masraftan kurtulma söz konusu. Dolayısıyla, kredi çok daha ucuza geliyor. Üstelik, borçlunun borcunu ödeyememesi durumunda ortaya çıkacak anlaşmazlıklar asgariye indirilebiliyor.

Kredi verilirken, krediyi kullanacak olanın ödeme gücü araştırılıyor. Ödeme gücü nispeten düşük ise gayrimenkulün sahipliği bu oranda azaltılabiliyor. Örneğin, kredi kullanan alış bedelinin % 30’unu tapu alımı sırasında ödediği halde, gayrimenkulun % 25’ine sahip olması kararlaştırılabiliyor. Bizim gibi alış fiyatının kontrol edilemediği ülkelerde, alış fiyatı düşük gösterilerek de aynı sonuç elde edilebiliyor. Yani çift taraflı vergi avantajı elde edilebiliyor.


Kaynak: Milliyet - Yaman Törüner

Swiss Otel satışa çıkıyor!

İstanbul Büyükşehir Belediye, mülkiyeti kenrdisine ait olan, işletmesi ise halen Hüsnü Özyeğin`de olan İstanbul maçka`daki SwissOtel`in arsa mülkiyetini satışa çıkarıyor.

Satış için düzenlenecek ihale 14 Nisan'da yapılacak

turizmgazetesi.com'da yer alan habere göre, Swiss Otel'in sahibi Hüsnü Özyeğin'e ait Fiba grubu ve Fenerbahçe Kulübü ikinci Başkanı Nihat Özdemir'e ait Limak grubu, Remax Gayrimenkul, Güzel Oteller Turizm, Bomonti Uluslararası Kongre Turizm Swiss Otel için şartname aldı.

Hyatt Regency Oteli için de Limak İnşaat, Remax Gayrimenkul, Güzel Oteller, Bomonti Uluslararası Kongre Turizm, Özbek İnşaat, Amplio İstanbul Otel Yatırım ve Göktrans Turizm olmak üzere 7 talipli şartname aldı.

Satışa çıkarılan The Bosphorus Swissotel 74 pafta, 684 adada 1, 2 ve 4 parseller üzerinde. Swissotel'in bu üç parseldeki toplam arsa büyüklüğü 72 bin 422 metrekare, inşaat alanı ise 63 bin 928 metrekare. Arsanın üzerinde bulunan The Bosphorus Swissotel 600 oda kapasiteli.


Kaynak: http://www.1insaat.com/tribe/textdetail?id=57745