19 Şubat 2012 Pazar

İzmir'in eski kenti Basmane'dir

"Basmane Garı Anadolu'yu İzmir'e bağlayan kapı. En çok insan oradan gelir. Osmanlı'nın sonları ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında en hali vakti yerinde aileler orada otururdu"
ÖZKAN BİNOL

İzmirli fotoğraf sanatçısı Yusuf Tuvi Basmane "Oteller Sokağı" sergisi ile İstanbul "Schneidertempel Sanat Merkezi"ndeydi. Fotoğrafçı Birol Üzmez'le ortaklaşa açtıkları bu sergi; Cumhuriyet'in ilk yıllarında varlıklı ailelerin yaşadığı ve görkemli konaklarıyla dikkat çeken ancak zamanla kaderine terk edilen Basmane'nin değişen yüzü... Mülteciler, göç yolcuları, onları çevreleyen dört duvar odaların tarihinden habersiz konaklayan oteller sokağının insanları, değişen zamanların bir yansıması... Yusuf Tuvi Fototrek'te açılacak retrospektif sergisi ile 3 Mart'tan itibaren yine İstanbul'da olacak. Bekleriz.
- Fotoğraf sanatıyla ilişkiniz nasıl başladı?
İlk gençlik yıllarımdan beri içimdeki duyguları yansıtmak diye bir sıkıntım vardı. Bir yol bulamıyordum. Ben elektrik mühendisiyim. 1960 İTÜ mezunuyum. İşte bu gençlik yıllarımda Fotoğraf Dergisi adında bir dergi vardı. Oradaki fotoğrafları görünce, kendimi fotoğrafla anlatabileceğimi anladım ve büyük bir tutkuyla fotoğrafa sarıldım. 30 yıldır fotoğraf benim yaşam şeklim haline geldi. Onunla yatıp kalkıyorum, teknik kitaplar okuyorum.
- Fotoğrafa ilk başladığınızda kimlerden etkilendiniz? Şu anda gençlerden kimleri beğeniyorsunuz?Ben en çok dış ülkelerden etkilendim. Sebasteo Salgado, Alex Webb gibi bir çok usta var sevip etkilendiğim. Ve her gece en azından bu kitapların birini alır sayfalarını çeviririm. Tekrar tekrar görsem bile bir şeyler kaparım o çekimlerden. Gençlerden çok tanıdığım yok ama akranlarımdan İbrahim Zaman var adını verebileceğim. Gençleri çok tanımıyorum açıkçası.
- İlk serginizi hatırlıyor musunuz?
Bir sergiye fotoğrafımın girmesi 10 sene sonra oldu. Fakat şimdi 2 senede sergi açan çok kişi var. Dijitalin yarattığı bir enflasyon bu bence. İnsan olgunlaşmadan kendini böyle açığa vurmamalı, sergi açmamalı. Görüyorum ki bu şimdilik gençliğin en büyük arzusu.

DÜŞ KIRIKLIĞI
- Erken sergi açanları kalıcı olmamak gibi bir tehlike beklemiyor mu?

İstedikleri övküleri bulamayınca birçok vazgeçen gördüm. Halbuki öyle olmamalı. Benim iki- üç sene boyunca çektiğim fotoğraflar çöpe atılacak cinstendi ama yılmadım ve bugünlere geldim. Gençlerin ustaların kitaplarını incelemeleri gerekir. Nasıl çekmişler, ne tarz projeler yapmışlar... Ondan sonra ortaya çıkmaları gerekir. Hemen çıkınca, iyi eleştiri alamayınca düş kırıklığına uğruyorlar.
- Ne tarz konular ilginizi çekiyor?
Ben insanı her zaman merak etmişimdir. Yaşarken ne hisseder ne düşünür, yani hep insanı belgelemek isterdim. Bu nedenle tüm fotoğraflarımda insanı görürsünüz. İnsanı görünce kendi kendime soruyorum: Acaba bu insanları çekerken kendimi de mi araştırıyorum? Bu insanın kendini sanat yoluyla araması olabilir. Bu bakımdan insansız fotoğraf çekmeyi hiçbir zaman düşünmüyorum. Manzara da çekerim fakat bunları pek göstermem, en çok ilgilendiğim insandır. Özellikle de sokaktaki insan.

EN ŞANSLI DEVİR
- Serginizde İzmir'deki, özellikle de Basmane ve Oteller Sokağı'ndaki değişimi gözlemledim.

Basmane Garı Anadolu'yu İzmir'e bağlayan kapı. En çok insan oradan gelir. Başlangıçta Osmanlı'nın sonları ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında en hali vakti yerinde aileler orada otururdu. Halit Ziya Uşaklıgil'in orada köşkü vardı. Latife Hanım orada yaşamış. Tabii ki onlar zamanla burayı bırakmışlar. İzmir Fuar'ı açılıp Anadolu'dan insanlar gelmeye başlayınca o bölgedeki evler de otele çevrilmiş. İzmir'in diğer taraflarındaki oteller çoğu zaman ya yanık ya da yıkıktı. İlk zamanlar burası büyük rağbet gördü, en şanslı devrini yaşadı. Fakat sonradan başka oteller açılmaya başlayınca ve Anadolu'dan gelen göçlerle çok zengin olmayan aileler ucuz oteller arayınca değerleri azalmaya başladı. Son zamanlarda mülteciler, Asya'dan Afrika'dan gelenler, Avrupa'ya atlamak için basamak olarak görüyorlar. Şimdi onlar da azaldı. Biraz düşük gelirlilerin yaşadığı, birbirlerini kolladığı bir ortam doğdu.
- Bu çekimlerde unutamadığınız bir olay oldu mu?
Basmane Bölgesi'nde bambaşka bir dünya var. İyi bir fotoğrafçı önce kendini kabul ettirir ortama, sonra fotoğrafını çeker. Birol Üzmez arkadaşım ile 1 sene boyunca dost olduk oradakilerle. Onlardan rica ettik, tekrar gittik. Bir sıcaklık doğdu. Böylece her ev, her otelin kapıları bize açıldı. Saz çalan bir adam vardı. Ekmeğini sazdan kazanıyor. Bu adamın sazı çalınmış. Birol ile birlikte bu kişiye bir saz hediye ettik. Sergimizde onun da fotoğrafı var.
- Sergiyi İzmir'de, nerede açtınız?
Evet, evvela Basmane Semt Merkezi var. Belediyenin yaptığı bir merkez burası. Hanımlar gidip oraya kendi el işlerini koyuyorlar, güzel bir bina oldu. Restore edilmiş bir bina, onun bahçesinde açtık. Yazdı ve çok rağbet gördü. Ondan sonra Kordon'daki Kedi Sanat Galerisi'nde açtık.
- Fotoğraflarını çektikleriniz de sergi açılışına katıldı mı?
Evet, semt merkezindeki açılışa gelenler oldu. Şaşırıp benim fotoğrafım burada diye sevinip arkadaşlarını çağıranlar oldu. Bir neşe, sevinç oldu. İzmir'de birçok kişi Basmane semtine sırtını çevirmiştir. Yani sebepsiz yere oraya gitmeye korkuyorlar mı nedir?
- Belki de yüzleşmek istemiyorlar.
Bravo, çok doğru söylediniz ama biz onu Kedi'ye taşıyınca, o sırt çevirenler pişmanlık duymaya başladılar. Alsancak' ta böyle bir serginin açılmış olmasının yararı oldu.
- İstanbul'a bu sergiyi nasıl taşıdınız?
İzmir'de iki yerde bu sergiyi açınca İstanbul'a da taşımak istedik. Birçok yere başvurduk. Bu sergiyi birlikte açtığım arkadaşım Birol Üzmez daha önce bu galeriyle çalışmıştı. O burada yine Basmahane'de yer alan "Aile Evleri" projesinin sergisini gerçekleştirmişti. Sağ olsunlar bize ilgi gösterdiler. İnşallah İstanbullular rağbet gösterir ve bir Basmane gerçeğini de onlar görmüş olurlar.

Bir sene boyunca her hafta ziyaret
- Bu sergideki fotoğrafları neyle çektiniz?

Birol Üzmez ile beraber dijital çektik. 1 sene boyunca sık sık her hafta Basmahane'ye gidip, saatlerimizi orada harcadık. Sergide burada 48 fotoğraf var. Aslında arşivimden bir 100 fotoğraf daha çıkar. Bu sergi kitap olarak piyasaya da çıkacak yakında. Kitabı Konak Belediyesi sayesinde yaptık.
- İzmirlilerin sanata ilgisini nasıl buluyorsunuz?
İzmir'de sanata ilgi eskiden daha fazlayken şimdi bu ilgi git gide azalıyor. Bu da bizim en büyük derdimiz İzmir'de. Fotoğraf meraklıları için İFOT diye bir fotoğraf kulübümüz var. Arada sırada Ege Üniversitesi'nin yaptığı Bienaller var. Onlar da olmasa gençlik herhalde yaşamını birahanelerde geçiriyor olacak. Çok üzücü bir durum.

Ben de photoshop kullanıyorum ama...
- Son dönemde dijital çekip üstüne photoshop yapıyorlar. Ve bu konuda her kafadan bir ses çıkıyor. Nedir bu photoshop mevzusu?

Ben de photoshop kullanıyorum ama dijitalde fotoğraf çekerken bildiğiniz bir ham olayı var. Ham çekiyorum fotoğrafı, hem fotoğrafın renklerini düzeltmek için mutlaka photoshop kullanıyorum. Biraz canlandırıyorum. Fakat bazıları photoshop'u cambazlık yapmak için kullanıyor. İnanılmaz şeyler, ben ona karşıyım. Ben bir fotoğraf gördüğümde beni duygulandırıp, bana bir mesaj veriyorsa, yol ne olursa olsun o benim kabulüm. Ama inanın ki öyle tip fotoğraflarla karşılaşıyorum ki photoshop kullanmak için çeşitli cambazlıklar yapıyorlar ve siz karşısına geçtiğinizde anlayamıyorsunuz fotoğrafı, aranızda bir köprü gelişmiyor.
Kaynak: Yeni Asır - 18.02.2012, Cumartesi

Hiç yorum yok: